SOYU: 1864’te Rus-Kafkas savaşının elem verici bir mağlubiyetle
neticelenmesi sebebiyle sürülerek Osmanlı Devleti ailesini Maraşa yerleştirdi.
DOĞUMU:
Çerkeslerden Tûme
ailesinin çocuğu olarak 1934 yılında Maraş’ın Göksün ilçesine bağlı Temurağa
köyünde dünyaya geldi.
ÇOCUKLUĞU: Çocukluğu tefsir sohbetlerinin
yapıldığı, kadın erkek herkesin okuma yazma bildiği kültür düzeyi yüksek bir
köyde geçti.
TEŞVİK: annesi, okuması için onu sürekli teşvik etti. “Sen büyük
bir âlim olacaksın ve İslam’a hizmet edeceksin” diyerek küçük yaşta ilim aşkını
kendisine aşılayan annesinin duasını sürekli hatırladı ve yerine getirmesi
gerektiğini düşündü
ÖĞRENİMİ: Fikri Tuna, ilköğrenimi köyünde,
ORTAÖĞRENİMİ: Halep’te tamamladı.
ÜNİVERSİTE: 1957 yılında Kahire’ye giderek el-Ezher
Üniversitesi’nin Arap Dili ve Edebiyatı Bölümü’ne girdi.
· Libya’ya
ihtisas eğitimi için ed-Dirasâtu’l-‘Ulyâ’nın Kelam ve Felsefe Bölümü’ne intisap
etti.
GÖREVİ
VE
YAPTIKLARI
1. ESKİ
MARAŞ MÜFTÜSÜ: el-Ezher’deki tahsilinden sonra Türkiye’ye
dönen Fikri Tuna, 1962 yılında Maraş müftüsü olarak tayin edildi
2. İki yıl
boyunca il müftülüğü yanında Maraş İmam - Hatip Lisesi meslek dersleri
öğretmenliği de yaptı.
3. Diyanet İşleri Başkanlığı Tetkik
Kurulu Başkanı olarak hizmete devam etti.
4. 1965’te
Kırşehir Müftülüğüne atandı.
5. Şam’da
Mustafa Sıbaî gibi üstatların sohbet ve konferanslarını izleyerek fikrî
gelişimini ilerletti.
5.
Libya-Cağbub’da: türkiyede verdiği derslerle yetinmeyen üstad ilmî ilerlemek gayesi ile binlerce kitabı mütalaa
etme imkânı bulduğu Libya-Cağbub’da gerçekleşti.
6. Albay
Muammer Kazzâfî darbesini gerçekleştirip ed-Dirasâtu’l-Ulyâ’nın doktora kısmını
lağvedince, Fikri Tuna doktora çalışmasını Sorbon Üniversitesi’nde tamamlamak
niyetiyle Cezayir yoluyla Fransa’ya gidecekti ancak doktorasını Cezayirde
tamamlaması gerektiğine ikna edildi. .
7. Ezher’de
okurken Mısır Radyosu’nda Türkçe servisinde spikerlik yaptı.
8. Mısır’da
Cezayir Muvakkat Hükümeti’nin alim
üyeleriyle tanışma fırsatı buldu. Cezayir konusunda geniş malumat sahibi
olmuş ve Cezayir’in kahramanca tutumuna ve yiğitçe savaşına hayran kalmıştı.
İşte bu yüzden, Fransa’ya giderken yolunu Cezayir’den geçirmeyi tercih etmişti.
9. Cezayir’de
Eğitim Bakanlığı’na bağlı Yüksek Öğretmen Okulu’nda Arapça ve İslam Felsefesi
hocası olarak tayin edildi.
10. Cezayir
Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde Osmanlıca okuttu.
11. Cezayirde
hükümet sözcülüğü ve büyükelçilik gibi önemli görevler yaptı.
12. Cezayir Evkaf Bakanı Tevfik el-Medeni ile
uzun sürecek bir çalışma içine girmiştir. 1974’te kurulan Cezayir Tarih
Araştırmaları Merkezi’nin başkanlığına getirilen Tevfik bey üstada; “Bu
Osmanlıca belgeler bana bakıyor, ben de onlara bakıyorum, ancak, birbirimizi
anlamıyoruz. Ben seni gökte ararken yerde buldum. Artık seni bırakmam
imkânsızdır, hayatımın sonuna kadar beraber çalışacağız” diyerek Fikri Tuna’nın
Merkez’e araştırmacı olarak atanmasını sağladı.
13.
Cezayir’de üniversitedeki Osmanlıca
derslerini de 17 yıl boyunca sürdürdü.
14. YEMEN - 1987’de
Türkiye’ye döndüğünde Yemen’den ikinci kez aldığı davete icabet etti. Yemen
Eski Eserler, Kütüphaneler ve Arşiv Genel Müdürlüğü ile bir mukavele yaparak
400 senelik Osmanlı-Yemen ilişkilerinin tamamını kapsayan genel bir araştırma
başlattı. Yemenli yöneticilerin beklentileri siyasi olmakla beraber, üstat; arşiv
belgeleri, kitaplar, haritalar, resimler gibi Yemenle ilgili bütün materyali
kapsayan bir çalışma gerçekleştirdi.
· Libya’ya
ihtisas eğitimi için ed-Dirasâtu’l-‘Ulyâ’nın Kelam ve Felsefe Bölümü’ne intisap
etti.
SUÇLANDI: Fikri Tuna, İslam’ın içtimai adalete
dayanan iktisadi anlayışı üzerinde hassasiyetle durması sebebiyle, asla tasvip
etmediği bir partiye mensup olmakla suçlandı.
ESERLERİ
1. 1987’ye kadar Cezayir’deki hizmetlerini sürdüren Fikri Tuna,
Tevfik beyin vefatından sonra Türkiye’ye döndüğünde Cezayir Tarih Araştırmaları
Merkezi’nde Osmanlı dönemi Cezayir tarihiyle ilgili yüksek lisans ve doktora
çalışmaları yapan 40 kadar lisansüstü öğrencisi bırakmıştı. Osmanlıcayı uzman
düzeyinde öğrenmeleri için 4 öğrencinin İstanbul’a gönderilmesine vesile oldu.
2. Arapça’ya çevirdiği beş bine yakın Osmanlı belgesi
aracılığıyla, Cezayir halkının Fransızca belgelere mahkûmiyetini de kırmış
oldu.
----------------
KAYNAK:
Diriliş
Postası / Günlük Siyasi Gazete
10 temmuz
2017 / 16
Sevval 1438