KİMDİR: 19. Yüzyıl Divan Ozanı - Maliyeci
YAŞADIĞI ASIR: 19. Asır.
DOĞUMU: 1804 Yılında Maraş’ta doğdu.
ASIL ADI: Asıl adı Mehmet’tir.
SOYU: Emirmahmutzade ailesine mensuptur.
ÖĞRENİMİ:
İlk iptidâi tahsilini Maraş’ta yaptı. Sonra İstanbul’a gitti. Tahsîline orda devam etti.
EDEBİ YAŞAMI: Maraş’ta Büyük Şevket Efendi diye meşhur olan
ozanın şiirleri, aynı zamanda Maraş (1) ağzının özelliklerini de taşımaktadır.
NEDEN BÜYÜK ŞEVKET: Aynı ailede iki Şevket var. Ozan olanına Büyük Şevket denir.
GÖREVLERİ:
1. Ahmet Fevzi Paşa ve Tophane Müşiri Ahmet Fethi Paşanın kâtipliğini yapmıştır.
2. Bir müddet ordu muhasebeciliği de yapmıştır.
3. Hacegân sınıfına dâhil olmak suretiyle rahata kavuşmuştur.
KİŞİLİĞİ: Arapça ve Farsçaya hâkim bir kişidir. Nüktedar ve hazır cevaptır. Ancak divan şairi olduğu halde sade Türk¬çeden yanadır. Mahallî dili bilfiil kullanır ve savunur.
ÖLÜMÜ: Ölüm tarihi tam olarak tespit edilemedi.
ESERİ
Mevlevî tarikatına intisaplı olan ozanın Eser-i Şevket adlı bir eseri vardır.
Bir Şiiri
Sakiya devran elinden bezme bir şapşak gelir
Arkasnndan bade enduh pek parlak gelir
Kos kos etme deşt i ikbalımda at sürdüm diye
Vaktolur gülgunu bahtın önüde kandak gelir
Ey gönül aldanma dehrin nazı nabercasına
Vakt olur kış devrede mevsimi çardak gelir
Ruzei aşka gel ey zahit kopup gitme anın
Rahıdır seğbilmesalik eline çaltak gelir
Türkü düzsem ben eğer mahbubuma tık tık güler
Bir gazal yazsam beğenmez handei lık lık gelir
Setrenin giymiş içinden bir zubun ol sade fes
Camei tenin nezakhat korkarım kardak gelir
Zartaklı bir levandane reviştet mahbubsun
Her ne dem görsem seni fikre öpüp koçmak gelir
Ziri festen gösterir çirtikli terlik cvre için
Ger kalan terkin desem azar ile şaplak gelir
Nazeninim ben hop ettim tıflıken
Ben emketarım taman senden bana bakmak gelir
Zırpadak seyraman çıktı dingilinden durnanın
Koksa bir mahbubdur baksam ona koçmak gelir
Nevcivanım bir edik giymiş kıçın bir bir basar
Hoş yakışmıştır temird i yüzüne parlak gelir
Çar ebru dilbere meyleyen zevzek olur
Şarin mezmumuna bir nev civan ablak gelir
Vaslı yare ağzını marçıldadır kelbi rakip
Hatırına galiba ol lebleri kaymak gelir
Hatırımdan zevki dünya el gibi tümden göçer
Gelse şadii ferah tab’a hemen uymak gelir
Ben tısıl tısıl eğer gülzara varsam guşuma
Namei bülbül yerine narayı şakrak gelir
Ceybi ikbalımda zikkeler bölük pürtük olur
Naktı endunu almadan ruz ve şeb saymak gelir
Nazmıma dahleyleyen ehli dile banğıldarım
Böyle maderzat lügatlar tabıma şırlak gelir
Şevketa meydanı nazma bir lödük diktin yine
Geçe erbabı fesahat kuşene şıltak gelir
-----
Olurken hançer-i ebruları hep kasd-ı can üzre
Ne hâcetdir kılıç asmış o simin-ten miyân üzre
Ruh-ı zîbâsını taklîd eder bedr-i felek-pîrâ (2)
Meh-i nev meşk eder ebrusu resmin asuman üzre (3)
Görünce ateşin-rûy-ı arak-nâki nezaketle
Ne hikmetdür dedim olmuş anasır iktiran üzre
Turur tabur-ı müjgânı cünûd-ı aklı yagmaya
O bir tir-i sitemdir Şevket’a hazır keman üzre
Celâleddîn Efendim kamer-i taç-ı velâyetdir
Müreccahdur yanımda hâk-i dergâhı cinân üzre
------------------------------------------------------------------------
KELİMELER .
Ablak: Dolgun yüzlü.
Bölük pürtük: Ufak tefek.
Çaltak: dal budak.
Çar Ebru: Dört kaşlı. Bıyıkları yeni terleyen gençlerin, kaş gibi incecik bıyıkları.
Çirtikli Terlik: Çevresi ipekle işlenmiş, yaz günleri gençlerin başına giydikleri başlık.
Dehr: Zaman.
Deşt: Çöl.
Dingilinden durnanın: Evlerin saçaklarının ucu.
Edik: Sahtiyandan yapılmış ayakkabı.
Hop Etmek: Maraş ağzında: Şehvet anlamlı taşır. Kadın kaçırmayı anlatır.
Hop Ettim Tıfılken: Küçük çocukları sırtta gezdirmek.
Kandak: Hendek, çukur.
Kardak: Dar, biçimsiz.
Kıç: Ayak, bacak.
Koksa: Sahte büyüklenme.
Kopmak: Koşmak.
Kos kos etme: Övünme.
Lık lık gülmek: Alay edercesine gülmek.
Lödük: Çocukların oyun oynarken diktikleri işaret.
Marçıldatmak: Ağzı sulanmak.
Nazı ne haberca: Yersiz zamansız yapılan nazlanma.
Öpüp koçmak: Öpüp kuçaklamak.
Şaplak: Şamar, Maraş ağzı: Sille.
Şapşak: Tenekeden yapılmış maşraba.
Şıltak Anlamsız, gürültülü ses.
Şırlak: parlak
Taman: Çünkü, haniya anlamın bir deyim.
Temirt: Perçem, kakül.
Tısıl tısıl: Bir ağırlığı zorlanarak taşımak.
Tümden: Bütünden.
Türkü Düzmek: Övmek,
Vaslı Yar: Sevgiliye ulaşmak.
Zartaklı: Süslü, heybetli.
Zırpadak: Birden bire, beklenmedik bir zamanda (gelmek)
Zifiri fes: Feshin altı.
Zubun: Üç etekli giysi.
--------------------------------------------------------------------------
AÇIKLAMA
(1) Besi Atalay’ın Maraş Tarihi ve Coğrafyası adlı eseri 1923 yılında basılmıştır. Şefket’in Maraş ağzını 50 sene önce kullandığını yazmaktadır. Yani günümüzden (2013 yılı itibariyle) 140 sene önce.
(2) Gökteki ay sevgilinin güzel yolunu, yürüyüşünü taklit eder.
(3) Acer ay ise (ayın ondürdü derler ya) onun kaşlarını semaya nakşetmeye uğraşır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder