MESLEĞİ: Halk Ozanı - Çifci.
DOĞUMU: Köyünün halkınca Bazo Mehmet lakaplı Halk Ozanı Mehmet AYAR, 1942 yılında, Maraş’ın Göksun ilçesine bağlı Kanlıkavak kasabasında doğdu.
AİLE FAKİRDİ
Maraş'ın Göksun İlçesine bağlı Kanlıkavak kasabasında nüfusa kayıtlı bulunan ozan; beş çocuklu fakir bir ailenin erkek çocuklarının büyüğüdür.
Maraş'ın Göksun İlçesine bağlı Kanlıkavak kasabasında nüfusa kayıtlı bulunan ozan; beş çocuklu fakir bir ailenin erkek çocuklarının büyüğüdür.
*(Bu bilgileri daha önce yazmıştım. Bazı kaynaklar aileyi fakir göstermekte. Küçük kardeş, Ozan Bazo Fazlı ile görüştükten sonra düşüncem değişti. Aile önceleri zenginmiş. Öyle ki, geçen yolcu eve uğrar yemeğini yer, yoluna devam edermiş.)
OZANLARDAN
OLUŞAN AİLE
1. Bazo Mehmet,
2. Ozan Musa.
3. Ozan Fazlı,
MESLEĞİ: Çiftçilikle uğraştı. kara sabanın revaçta olduğu dönemlerde, kağnı ustalığı yapan disiplinli bir babanın himayesinde; el becerisini geliştirerek, sonraları marangozluğa yöneldi.
MEDENİ HALİ: İlkokul 3. Sınıfta nişanlandı, 14 yaşında evlendi. Başından 4 evlilik geçen ozanımızın, 9 çocuğu vardır.
ESERİ: Şiirlerinin bir kısmı, Gönülden Esintiler adlı kitabında yayımlandı.
-----------------------------------------------------------------
şiiri
BİRİSİYİM BEN
Atam Türkmen, soyum Türkmen, ben Türkmen
Türkmen boylarının sürüsüyem ben
Kemik Türkmen, ilik Türkmen, kan Türkmen
Geçmiş sülalemin serisiyem ben
Yerleşmiş bu yurda Türkmen ağları
Elbistan ovası, Afşin bağları
Dile destan olan Göksun dağları
İşte o dağların arısıyam ben
Deynek ile düşmanını yıldıran
Kazma, kürek üzerine saldıran
Fransız'ı baltalayan, öldüren
MARAŞ Kalesinin örüsüyem ben
Bütün yaylaları otlu sulaklı
Yemyeşil ormanı dallı budaklı
Aslım Maraş Göksun, Kanlıkavaklı
Mehmet AYAR derler birisiyem ben
----
İBARET
Ayırmayın Kürt'ü, Türk'ü, Çerkez'i
Temelimiz iki eşden ibaret
Anadolu medeniyet merkezi
Ayağın düzeni baştan ibaret
Sırtımızdan uçtu gitti uçanlar
Memleketi soyup soyup kaçanlar
Sen ben diye aramızı açanlar
Çevredeki birkaç uşttan ibaret
Döner durur ticarette pazara
Bir gün olur uğratırlar nazara
Kazancını kim götürdü mezara
Dünya bir hayalden düşten ibaret
İnsan doğduk yaşayalım insanca
Kimse birbirine takamasa kanca
Ne yaparsa seviliyor falanca
Ben ağzımı açsam suçtan ibaret
Ayar oğlum ölmüş diye duyarlar
Üzerimde ne var ise soyarlar
Mezar denen bir çukura koyarlar
Akıbeti iki taştan ibaret
-----
ne gereği var
Alüminyum çıktı krom parlıyor
Dediler bakırın ne gereği var
Elde görüp yeriniyor zorluyor
Gafadaki fikrin ne gereği var
Kimlere bilinir çektiğin çile
Bülbülün feryadı ne verir güle
Nusubet gelirse sabrını dile
Belaya şükrün ne gereği var
Açlığına pençeleşir güreşir
Gide gide bir pisliğe bulaşır
Gezerken de ayağına ulaşır
Arada fakirin ne gereği var
Ayar oğlum ev tavşanı et yiyor
Kör eşeğin kazancını at yiyor
Bizim inek çatal ile ot yiyor
Hayvana ahırın ne gereği var
-----------------------------------------------------------------
Ozanımızın kardeşi, Ozan Musa Ayar'ın, gençliğinden itibaren el yazıyla tuttuğu GÜNLÜK defterini elime geçirmiştim. Defteri incelerken, içinden 2 adet EMİNE şiiri çıktı. Şiirler, Bazo Mehmet (Ozan kardeşlerin büyüğü) imzasını taşıyordu. Durumu, ozan kardeşlerin küçüğü, Ozan Fazlı'ya ilettim. Fazlı Ayar'ın ifadesine göre: Ağabey, Bazo Mehmet, Konya'da görevli kardeşi Musa'yı ziyarete gider. Ziyaret uzar. Emine adını taşıyan sosyetik bir kadın Başkomiser Musa Ayar'ın makamına dadanmıştır. Kardeş Musa'nın yanında konuk bulunan Ozan Mehmet Ayar'ın şiirdeki gücünü bilmektedir. Bilmektedir çünkü kadın aynı zamanda şiir sevdalısıdır. Ozan kardeşlere; " bana şiir yazacaksınız" diye tutturur. Anlaşılan, Bazo Mehmet kendisine musallat olan Emine'ye yazdığı iki şiirini kardeşi Musa'nın defteri arasında unutmuştur.
Bu iki şiir şöyledir:
-----------------------------------------------------------------
Ozanımızın kardeşi, Ozan Musa Ayar'ın, gençliğinden itibaren el yazıyla tuttuğu GÜNLÜK defterini elime geçirmiştim. Defteri incelerken, içinden 2 adet EMİNE şiiri çıktı. Şiirler, Bazo Mehmet (Ozan kardeşlerin büyüğü) imzasını taşıyordu. Durumu, ozan kardeşlerin küçüğü, Ozan Fazlı'ya ilettim. Fazlı Ayar'ın ifadesine göre: Ağabey, Bazo Mehmet, Konya'da görevli kardeşi Musa'yı ziyarete gider. Ziyaret uzar. Emine adını taşıyan sosyetik bir kadın Başkomiser Musa Ayar'ın makamına dadanmıştır. Kardeş Musa'nın yanında konuk bulunan Ozan Mehmet Ayar'ın şiirdeki gücünü bilmektedir. Bilmektedir çünkü kadın aynı zamanda şiir sevdalısıdır. Ozan kardeşlere; " bana şiir yazacaksınız" diye tutturur. Anlaşılan, Bazo Mehmet kendisine musallat olan Emine'ye yazdığı iki şiirini kardeşi Musa'nın defteri arasında unutmuştur.
Bu iki şiir şöyledir:
EMİNE 1
O kadar uzakta durma
Biraz beri gel Emine
İnsana kalbinden vurma
Dayanmıyor kul Emine
Örnek olayım örgüne
Hayranım senin görgüne
Ya yarına ya bir güne
Görünüyor yol Emine
Gün güne artar kaderim
Döner vatana giderim
Mektupla selam ederim
Cevabını sal Emine
Kocan seni anlamazsa
Biraz canın kaynamazsa
Buna için oynamazsa
Açılır mı kol Emine
Gözüm yoktur akçasında
Mendil olsam bohçasında
Kavaklının bahçesinde
Gül içinde gül Emine
Unutmayasın Ayar'ı
Herhal bir zalimin yarı
Yanında bir kızıl arı
Sen petekte bal Emine
----
EMİNE 2
Konuşurken bal akıyor dilinden
Bu kadar insana yakın Emine
Dışarıya çıkmıyorsun evinden
Gene bir nazarlık takın Emine
Cefa çeken insan gözünden belli
Derdin dökemeyen yüzünden belli
Yanıyor yüreğin sözünden belli
Temiz asaletin kökün Emine
O kara gözlerin hilal kaş ile
Muradına eremezsin düş ile
Yaşanır mı kaderi yok baş ile
Git te bir hocaya bakın Emine
Bilmiyorum nasıl idi ezelin
Güz demeden dökülecek gazelin
Vallahi görmedim senden güzelin
Gücenme sözüme sakın Emine
Kul Ayarım derde sen binler yaşa
Kader ile ben başladım savaşa
Gönülden bilmezle kalma baş başa
Yel estikçe gelsin kokun Emine
Mehmet Ayar
-----------------------------------------------------------------
-----------------------------------------------------------------
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder